Ortaışık Meditasyonu, 1-2 Haziran, 2005
Egemenliğin sonu

6-8 Haziran, 2004’te ki Birlik Kutlaması ile dünyanın dört bir tarafında büyük insan grupları Maya takvimince gösterilen bir olay için biraraya gelmişlerdi. Bu olay “yarı-tun değişiminde”, Galaktik Altdünyanın üçüncü GECESİNİN orta noktasında olmuştu. (Bir tun, İncille ilgili, Vedic, Mayalı ve başka pek çok kaynakça kehanetsel bir zaman birimi olarak ele alınmış, 360 günlük bir süreçtir). Fakat Birlik Kutlamasına ayrı ve tek başına bir olaymış gibi bakmak onun önemini yanlış anlamak demektir. O kozmik plandaki daha geniş bir bağlamın bir parçasıydı. Ve aslında Galaktik Altdünya boyunca sürecek olan ilahi zaman planı ile uyumlanma sürecinin başlangıcı olarak görülebilir. Hissediyorum ki gittikçe daha büyük sayıda insan Kozmik Zaman Planının farkına vardıkça ve onun enerjileri daha güçlü farkedildikçe, bu Altdünyanın bizi sevkettiği evrim süreciyle ile hayatlarımızı daha uyumlu hale getirmeyi isteyeceğiz.

Bugün ilahi planın enerji değişimlerinden bizi en güçlü şekilde etkileyenler Galaktik Altdünyaya ait olanlardır. Bu, 13 değişik enerjili bir seriye göre evrilen bir bilinç seviyesidir, ve bu enerjilerin her biri, bizi bir tun (360 gün) süresince etkiler. Kozmik tarih boyunca evrimi devam ettiren enerjiler hiç bu kadar yüksek bir oranda birbirini ardına gelmemişti, ve bu zamanda ki hızlanma Kozmik Planın farkına varılmasına katkıda bulunmaktadır. Geçen yıl ki Birlik Kutlaması, bu enerjilerin orta noktasını (Üçüncü GECE ) işaret etmişti, ve bizlere şu an Galaktik Altdünyanın Dördüncü GÜNDÜZÜ ile gelmekte olan değişimleri, biraz tatmamıza neden olmuştu. Bu Dördüncü GÜNDÜZ 4 Aralık 2004 tarihinde başladı, ve Dünya aracılığıyla işlemekte olan kozmik planın çalışmalarını insanlık olarak büyük bir deneyimle neredeyse evrensel şekilde yaşadık. Ve net olarak gözüküyor ki Asya’da ki tsunami felaketi bunda önemli bir rol oynadı. Kozmik planın deneyimlenmesi yoğunlaştıkça, netleşecek başka bir şeyde sadece ne yaptığımız değil, ne zaman yaptığımızın da önemli olmasıdır. Eğer yaradılış dalgalarının üzerinde sörf yapıyorsak onlarla resonanz halinde olmalıyız. Güçlü olmak için, meditasyonlar ve seremoniler Maya takvimince tanımlanan zaman enerjileriyle hizalanmalıdır.

Bu bakış açısıyla, 8 Haziran 2004 (6 Ik, 6 Rüzgar) tarihinde ki Venüs Geçişi’nin tek anlamı, enerjilerin Dünya’ya aktarılmasına odaklanarak bunu güçlendirmekti. Venüs gezegeni bu enerjileri kendisi yaratmadı. Onun tarafından odaklanılan enerjiler, gerçekte Maya takvimi tarafından belirtilen türden kozmik orandaki enerji değişimlerini yansıtıyordu. Bunu bilmek önemlidir, çünkü ileriki tunlarda herhangi bir gezegen habercilik yapmıyorken, çok önemli enerji değişimleri gerçekleşecek.

Ve sonra, yaklaşan bir daha ki önemli enerji değişiminde, Dördünücü GÜNÜN ortanoktası olan 1-2 Haziran 2005’te, herhangi bir göksel obje denk gelmeyecek. Galaktik Altdünya’nın Dördüncü GÜNÜNDE herhangi bir astronomik olayla ilişkilendirmeden kozmik enerjileri deneyimleme durumunda olacağız. Ortaışık meditasyonu bu yüzden bizden çok önemli bir adım atmamızı istiyor, içine doğduğumuz mekanik zaman görüşünden uzağa bir adım. Bu adım için çok erken bir zaman değil ve umarım her yerde insanlar Maya takvimini bir rehber olarak kullanma bilincine gelmeye çalışırlar. Maya takviminin öğretisi, Mayalılar tarafından keşfedilmiş bir takvimin realiteye kabul ettirilmeye çalışılması değil, ilahi zaman planını bilinçlendirmektir. Mekanik zaman görüşü gökyüzü cisimlerinin fiziksel hareketleriyle veya saatlerimizin içindeki mekanik kollarla bağlantılıdır. Buna karşılık, zaman deneyimimizi yaratan ve kainatın özünden çıkan spiritüel zamanın akışı, bilinç alanlarımızın değişimiyle bağlantılıdır. Açıkça görülmektedir ki, ilahi planın akışıyla uyum içinde olmak isteyenler spiritüel zamanla uyum içinde olmak durumundalardır.

Bu mekanik zaman görüşünden uzaklaşma hareketi, Ortaışık Meditasyonunun Birlik Kutlamasının 1 güneş yılı sonrasına düşmemesiyle kendini göstermektedir. Bu çok anlamlı ve maksatlı bir farktır, çünkü kutlamaları Gregoryan takvimine göre belirlenmiş tarihte her yıl tekrar etmemiz gerektiğinden aslında kendimizi zamanın mekaniksel kavramına düşürmekte ve ilahi planın akışıyla uyum içinde olmamızı bloke etmekteyiz. Galaktik Altdünya bir tekamül sürecidir, astronomik hareketlerin yıllık döngüsü değildir. Gerçekte bizi tekamüle zorlayan enerjiler sadece galaktik değil aynı zamanda da kozmiktir, bütün doğayı kuşatır ve dolayısıyla bizim yermerkezli dünya görüşümüze uymazlar. Tekamüle zorlayan enerjiler Mayalıların Hunab-Ku adını verdiği, başka kültürlerde değişik isimlerle adlandırılmış olan Kozmik Dünya Ağacı'ndan çıkmaktadır. Kainatın özü, nabzını, her bir bilinç-geliştiren gezegenin devrim süresine göre ayarlamamaktadır. Onun yerine nabzı senkronize bir şekilde bütün kozmosu etkilemektedir. “Yukarısı nasılsa Aşağıdaki de öyledir.....” prensibine göre çalışmaktadır. Bir noktada bu enerjilerle hayatımızı senkronize etmek isteyip istemediğimizin seçimini yapmak durumunda kalacağız.

Galaktik Altdünyanın değiştiren enerjilerinin dalga hareketleri aşağıdaki şekilde gösterilmiştir, aynı zamanda Birlik Kutlamasını da gösteriri. Bugün çok önemli olduğunu düşündüğüm şey şudur ki, insanlar kendi tecrübelerinden bu enerji değişimlerinin ilahi planın bir parçası olduğunu öğrenmektedirler. Benim görüşüme göre, bunu yapmanın en iyi yolu, Mayalıların 2500 yıl önce keşfetmiş olduğu ve o günden beri kullandıkları eski, geleneksel, Kutsal Takvimdir. Keşfettikleri şey ilahi zaman planıydı ve bu zaten kendi başına çok özel bir mesaj. Bugün bence insanlar hayatlarının yüksek amaçlı bir planın parçaları olduklarını bilme ihtiyacı içindeler. Ve eğer bu ilahi plan ortaya çıkarken afetler ve ekonomik felaketler getirecekse bu çok daha doğru olacaktır. Bu çok çelişkili gibi gelebilir kulağa fakat mantıksal bir açıklaması vardır. Şunu anlamamız gereklidir ki, bu olanlar hasta-niyetli bir Tanrı'nın işi değil, insanlığın aydınlanmasını amaçlayan muazzam bir planın yayılan etkileridir. Bu plan başarıya ulaşabilmek için gezegenlerin insanların bilinçlerini değiştiren titreşimlerini kullanmaktadır.

Bu şekilde Galaktik Altdünya'nın ortanoktasına yaklaştığımızı görebilirsiniz. Galaktik Altdünya Yedi Işıktan, Yedi Gün'den oluştuğundan Dördüncü Gün Ortaışık olmaktadır ve bundan da Ortaışık Meditasyonu ismi doğmaktadır. 1-2 Haziran günleri tam bu ortanoktayı belirtmektedir. GÜN, 2004'teki Birlik Kutlamasından bir tun sonra. Ve, şekilde de açıkça görüldüğü üzere, bu zamanda, gelen enerjiler sayesinde çukurda değil, doruktayız. Dolayısıyla bundan en yüksek şekilde yararlanmaya çalışmalıyız çünkü bu doruk noktasının çok özel bir dönüştürücü gücü var. Geleceğe ait olduğunu düşündüğümüz hangi olay varsa onu bu özel zamanda ortaya çıkartmalıyız ve hangi teknikler veya kendimizin ve başkalarının ruhsal gelişimlerine yardım edecek tecrübeler varsa bu belirli günlerde sıradışı bir güce sahip olacaklar. Bu Galaktik Altdünya'da böyle olan son doruk noktası değil, fakat gerçekten de daha önce gelen enerjilerin hiç bu kadar yoğun ve gezegenimizin aydınlanmasını bu kadar destekleyici olmadığı söylenebilir.

Bunu kanıtlamak, Ortaışık enerjisinden neler ortaya çıkabileceğini anlamak için Aşağı Altdünyalardan örneklere bakarak biraz zaman harcayabiliriz. Bunun gibi bir Altdünya kadim Mayalılar tarafından İÖ.11 Ağustos 3114'te başlayan Uzun Sayım'da izlenmiş. Ben bunu 5000 yıl önce Mısır'da ve Sümer'de ilk ulusları yarattığından dolayı Ulusal Altdünya olarak adlandırıyorum. Taşıdığı özel bilinç ataerkil mentalite, metaller ve yaz gibi bir çok fenomeni inisiyasyonuyla getirdi. Bir başka Altdünya da, 1755'te başlamış olan ilk cumhuriyetleri, sanayiciliği ve ateistliği getirmiş olan benim Gezegensel Altdünya (bunların isimleri kadim Maya kaynaklarında bulunmamaktadır) olarak adlandırdığım Altdünyadır. Her Altdünya taşıdığı insan bilincinin değişimiyle ortaya çıkan belli bir takım fenomenler getirmektedir.

Değişik Altdünyalar arasındaki paralellikler bize bir rehber olarak hizmet edebilir. Ve Maya takvimi sisteminin kahenet niteliği taşıyor olmasının sebebi enerjilerin aynı sırayla herhangi bir Altdünya'nın 13 adımında tekrar edecek (sürelerinin değişik olmalarına rağmen) olmasıdır. Ulusal Altdünya onüç baktun boyunca gelişmektedir. (400 tunluk periyodlar, yaklaşık 394 yıl), Gezegensel Altdünya onüç katunda (20 tunluk periyodlar, 19.7 yıl) ve Galaktik Altdünya onüç tun boyunca (360 gün). İlahi yaradılıştaki bu çoğalmış olan enerji değişiklikleri şu anda Galaktik Altdünya'da zamanı hızlı olarak yaşamamızın sebebidir.

O zaman bu Düşük Altdünya'daki ortanoktalarda neler oldu? Maya takvimini kehanet aracı olarak kullanabilmek için sormamız gereken soru tarzı bu şekilde olmalıdır. Bunun bir kaç örneğini İÖ. 550 civarında Uzun Sayım'ın ortanoktasında görebiliriz. Dini gelişimler konusunda ise, Onüç Baktun Döngüsünün (veya Ulusal Altdünya) ortanoktası son derece yaratıcıydı. Batı Yarıküre'de, çok kutsal olan takvim bu zamana uzanmaktadır. Tzolkin sembollerinin en eski örnekleri Meksika'nın Oaxaca eyaletindeki Alban Dağında bu zamandan kalmadır. Yahudi geleneğinde, Isaiah'ın kitabında, Tanrı'yı tek bir kavim veya özel bir ırkla sınırlı değil de evrensel olarak gösteren ilk kutsal yazıt da bu zamandandır. Aslında, bütün dünyada önemli dini yaratıcı düşüncelerin bol olduğu örnekler de Onüç Baktun döngüsünden çıkmıştır: Buda, Lao-Tse, Zoroaster, Pisagor, Konfüçyus ve Bhagavad-Gita. Bu noktada ilahi olana yeni ve daha kapsamlı bir bakışın doğmasıyla bilinçte bir değişimi yer aldı.

Bu aynı zamanda da bireysel (kişiliksel) insanın ortaya çıkma zamanıdır, özellikle de Yunanistan'da. Eğer insanlık tarihinde bu tip önemli noktalara geri gidersek, bir kişinin gerçek mi yoksa mit mi olduğunu bilmek hep zor olmuştur. Imotep, Mısır piramitlerinin mimarı, acaba gerçek bir insan mıydı yoksa bir efsane miydi? Musa gerçek miydi yoksa bir efsane miydi? Ulusal Altdünya’nın ortanoktasından önce bunları söylemek hep zordu. Yine de, ortanoktanın sonrasında kısa bir süre yaşamış olan Sokrates’in, Aristo’nun ve Plato’nun, aynı zamanda da Buda ve Konfüçyus’un gerçek bireyler olduklarına dair herkes aynı fikirdedir. İnsanoğlunun doğası işte bu dönemde değişti. Bireyleşmiş insan bilinci kozmik plandaki enerji değişiminden ortaya çıkmıştır. Zaten Maya takviminin de tanımladığı şeyler insan bilincindeki bu tip değişimlerdir. Farketmemiz gereken nokta, insanoğlunun sabit bir doğaya sahip olmadığı ve Kozmik Planın yüksek amacıyla bağlantılı olarak insanoğlunu sürekli dönüştürdüğüdür. Bireyleşmiş bilinç ortaya çıkmasaydı ve Tanrı’yı evrensel görme senkronize bir şekilde her yerde doğmasaydı insanlığın geri kalan tarihi düşünülmez bir hal alırdı...

Ortanoktanın, insan olmanın anlamına ve onun çevresiyle olan ilişkilerine ne kadar kesin etkiler yaptığına, diğer Altdünyalardan da örnekler bulmak çok kolay. Mesela M.S. 1755’te başlayan Gezegensel Altdünya’nın onüç katunu (bir katun 20 tun’a denk gelen dönemdir = 7200 gün) gözükapalı, materyalist bir bilincin geliştiği döneme denk geliyor. Bu Altdünyanın orta noktası 1883-1884 yıllarına düşmekte. Bu yıllar elektriğin ilk evlere girdiği dönem(1882-83 Londra’da) ve araba da bu zamanda icat ediliyor (1884). Bu yaratıcılıklar olmadan sanayileşmenin ilerlemesinin düşünülmez olduğu apaçık ortadadır.

Her Altdünyanın kendine has bir karakteri var, Galaktik Altdünyada bir istisna değil. Ve karakteri, yukarıda bahsi geçen daha önceki iki Altdünya gibi gezegenlerin ve bizim yaşamımızı tehdit eden ataerkil ve materyalist bir zihniyet yaratma özelliğinde değil. Galaktik Altdünya tam tersine dengeyi geliştirmekle ilgilidir. Dişi enerjiyi, Doğu Yarıküreyi ve herşeyi mahvedilmiş olan Toprak Anayı güçlendirmekle ilgilidir. Hiyerarşilerin ve üstünlüğün parçalanmasına yardımcı olmaktadır. Birçok dirence rağmen Dağın Öğütleri’nin gerçekleşmesiyle ilgilidir. İyiliğe inanmayan sinikler ‘bu olamaz, insandoğasını biz biliyoruz: egoistir.’ diyecekler. Yine de, Maya takviminin bize öğrettiği tek bir şey varsa, o da, insandoğasının sabit olmadığıdır. İnsanoğlu, değişik Altdünyalarda, enerjilerin titreşimleriyle sürekli dönüşüme uğramaktadır. Tabi ki, bugün, bir çok insan için bütün insanlığın tarihini kapsayan bir ilahi planın olması, çocukluklarından beridir öğretildiklerine ve hala medya tarafından öğretilenlere tamamiyle ters düştüğünden çok kolay kabul edilecek, hazmedilecek bir şey değil. Halbuki, Maya takvimindeki kanıtlara bakma şansına sahip olanlara bu ilahi plan son derece doğal gelmektedir.

Şimdi, eğer biz amacı denge getirmek isteyen bir Altdünya’nın ortanoktasındaysak, bunu nasıl destekleyebiliriz? Kozmik tekamüldeki bu belirgin enerji yükselmesinden en çok nasıl faydalanabiliriz? Benim önerim ve çağrım 1 ve 2 Haziran'a denk düşen 2 değişik olaya odaklanmanız olacaktır. 1 Haziran’da (13 Ahau), Hunab-Ku, Yggdrasil, Hayat Ağacı veya Kozmos’un ortasındaki o evrensel yaratıcı ilkeye ne ad vermek isterseniz, onunla aynı titreşimlerde olmayı isteyebilirsiniz. Ve de, her gün meditatif bir halde, bize rehberlik etmesi için Hunab-Ku ile çalışabiliriz. Kozmik Dünya Ağacı sadece bu belirli günde aydınlanma enerjisi yayıyor ve daha önce hiç olmadığı kadar güçlü olacağından bunu deneyimlemeyi isteyebiliriz. 13 Ahau Dünya'nın yaklaşmakta olduğu aydınlanma enerjisinin adıdır. Quiche Maya yaşlısı olan Don Alejandro Oxlaj, bunu “12 baktun ve 13 Ahau zamanı hızla yaklaşmakta ve Toprak Ana'yı korumak için burda aranızda olucaklar.” şeklinde ifade etmiştir.

İkinci günde, 2 Haziran'da, 1 Imix, Egemenliğin, hakimiyetin sonuna odaklanmamız gerektiğini ve gelmekte olan tzolkin döneminin konusunun bu olması gerektiğini hissediyorum. Eğer, türümüzün gelişmekte olduğu bu kritik dönemde Dağın Öğütlerini gerçekleştirmek istiyorsak, Egemenliğin Sonu gerçekten mantıklı bir adım. Egemenliğe son vermeye ve özgürlüğe açılmaya odaklanmış evrensel bir etkinlikte buluşma zamanının geldiğine inanıyorum. Egemenliği bitirmek bilincimizdeki başkalarını domine etme durumunu değiştirmek hakkındadır. Bütün bu hakimiyet olayı Ulusal Altdünya’nın bilincinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır ve de yok edilmesi de yine bir Altdünya’nın bilinciyle olabilir, Galaktik Altdünya’nın. Hakimiyetin sonu istemediğimiz huylarımızın egemenliği altında olmamızında bitmesini kapsamaktadır. Aynı zamanda içimizdeki dişi ve erkek altkişiliklerinin de üstümüzdeki baskısının bitişini içermektedir. Belki hep beraber, ruhsal ve psikolojik teknikleri bir arada kolektif olarak bu özel günde hakimiyetin son bulması için kullanabiliriz. Eğer içimizdeki ve bütün ilişkilerimizdeki hakimiyetleri bitiremezsek, onlara bir son vermezsek, daha büyük ölçüde olan politik, ülkeleralarası, ve Dünya’yla olan ilişkilermizdekini nasıl bitirebiliriz? Bunun nasıl olucağına dair bu soruya verilecek en doğru cevaba sahip değilim ama eğer hepimiz yaratıcı olursak, cevabı hep beraber 1 ve 2 Haziran’daki Ortaışık Meditasyonunda keşfedebiliriz.

Carl Johan Calleman 6-8 Haziran, 2004, Birlik Kutlamalarını başlatan kişidir.
Kozmik Zaman Planı’yla ilgili olan 2 İngilizce kitabın yazarıdır: Maya Takvimi (Garev, 2001) ve Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü (Bear and Co, 2005) (Türkçesi Akaşa Yayınlarından) ve de tüm dünyada bu konuyla ilgili eğitim seminerleri vermektedir.